KOÇUM ALİ

 KOÇUM ALİ

Bir büyük ocağın küçücük dünyasına...

       GÖY TASIMIN GÖY BULAĞINDAN SÜZÜLEN BİZDEN BİRİ:  

                                                KOÇUM ALİ

     Bu yazı Kurban Ali´yi  tanıyanlara değil, tanımayanlara hitaben yazılmıştır.

      

       Bir büyük ocağın küçücük dünyasına  1970 li yıllarda ?merhaba? deyip adı sanı belli  Aşık Şenlik töresiyle büyüyen bu meçhul emektarı tanıtmak ne kadar anlamlı bir bilseniz?!

      ?Bir büyük ocak? derken geçmişten geleceğe taşınan bir kültürün, bir geleneğin, bir inancın ocağı demek istemiştim. Köklerini derinlere salmış, toprağı ve suyuyla barışık, o zamanlardaki adıyla ?Suhara? günümüzdeki adıyla ?Aşık Şenlik?  adında bir ocak dersem umarım anlamışsınızdır. İşte, insanları birer sevgi yumağı gibi güzide bir yerleşimin ortasında kendi kökleri üzerinde büyüyüp gelişen, yüreği ve gönlüyle çevresinin takdirini ve sevgisini  kazanmış bu bizim can adeta bir  serdengeçti gibi yöresine hizmetten büyük zevk alan bir kişilik olarak da kendisinden söz ettirmiştir.

       Hani çocuklarımıza deriz ya ?Evladım, nerede olursan ol kendi ayaklarının üzerinde durmağa çalış?!.? İşte aynı bu cümleden hareketle Ali de kendi ayakları üzerinde durup,  çocuk denilecek bir döneminde hayat denen bu güreşe katılarak  mücadele gösterip galip gelen ender karakterlerden biridir. Onun yaşadığı gençlik yaşları yörenin tarımda, sanayide ve çalışma hayatında bir geçiş dönemidir. İşte bu çok zorlu geçiş döneminde tek başına uğraşıp büyük aşamalar kaydetmiştir. Yine o yıllarda çoğu gencin akın akın yöresini  terk edip ekmek kapısı olarak ülkesindeki başka diyarları seçtiği günlerdir. Oysa Ali şu manideki duyguları gönlünde taşıyarak toprağına yani kendi ocağına bağlı kalmıştır.

             Dilen gez,

            Torba takıp, dilen gez.

            Gurbette beylik etme,

           Vatanında dilen gez.

        Ailevi nedenlerle  gerekli okul eğitimi almamasına rağmen hayat şartları gereği hem çevresindeki bilge kişileri, özellikle yöre halkının yakından tanıyıp saygıyla yadettiği ninesi Hurigüzel´i can kulağıyla dinleyip hem de kendi özel kavrayışıyla iyiyi ve kötüyü ayırt ederek kendi yönünü çizebilmiştir. Dışa dönük bir hareket anlayışında olan bu mümtaz şahsiyet ister kendi özel dünyasında isterse resmi görevinde hep uyum içinde hareket ederek ailesine ve çevresine çok olumlu katkılarda bulunmuştur. Kendi ulaşamadığı eğitim hedefine zor şartlarda da olsa çocuklarını ulaştırma çabası onun çok belirgin özelliği olsa gerek.

        Onu bir gün yayla yolunda veya Gölebakan (Meredis) dağında su arızasını giderirken, bir gün yoksul bir ailenin tarlasını sürerken, bir gün hiç tanımadığı bir ailenin taziye çadırında çay dağıtırken, bir gün yöresel bir festival için çadır kurarken, hastanede bir köylüsünün başında geceyi geçirirken, bir gün de hayattaki son günlerini yaşayan bir akrabasına ta İstanbul´a Kayabeyli (Çayıs) ın suyunu götürürken görebilirsiniz. Bu ve buna benzer nice karşılıksız hizmet ve yardımlarda başı çektiği herkes tarafından malumdur.

       Bu toplumu ayakta tutak ve insanımızı sıkı sıkıya manevi ve kültürel bağlarla birbirine bağlayan, önemli hasletleri de içinde barındıran aramızda yaşayıp da farkında bile olamadığımız bu nadide değeri yürekten kucaklıyor ve adında dedelerimizin isimlerini yaşatan ?Koçum Ali´mize? selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

     İyi ki varsın bizim can.

      Hep oralarda, bizim diyarlarda nefes al olur mu?!

/resimler/2019-12/28/1608441125612.jpg